20 October 2014

Hayat Değerlerinizi Sorguluyor Musunuz?

Merhaba Dünyalılar,

Bugün birazcık size içimi boşaltasım var. Etrafımda boşlukta bir çok insan görüyorum, bir çoğu ne yapmak istediğini bilmiyor, yapamayacağını düşünüyor ve insanların bu kayıp halleri beni fazlasıyla üzmekle beraber kendi içlerinde yenilgiyi kabul etmeleri de beni ucundan sinirlendiriyor. 




Öncelikle size Alica Keys imzalı güzel bir Brand New Me (Yeni Bir Ben) şarkısını paylaşayım da siz de yazıyı okurken o arada onu da dinlersiniz. 


Haydi bakalım boşlatma işlemi başlasın...

Size yazdıklarımda burası iyi burası kötü diye bir karşılaştırma yapmayacağım. Bu yazı tamamen içinize dönüp bakmanız için. Gerçekten siz kimsiniz? Gerçekten istedikleriniz nedir? Yeteneğiniz nedir?

Ben daha önceki postlarımda da bahsettiğim gibi İsveç'te doğdum. Avrupa'da hele ki Avrupa'nın en yaşanılası ülkelerinden birinde doğunca insanın bakış açısı Türkiye'de doğup büyümüş birinden çok farklı oluyor. Bakalım bunları size akıcı bir şekilde aktarabilecek miyim...

Öncelikle gözlerinizi açmanızı istiyorum. Ama gönül gözünüzü... Gözlerimiz zaten etrafımızı görüyor ama tam anlamıyla gördüğünüzü hissediyor musunuz? Uçan kuşu görüyorsunuz ama renklerini seçebiliyor musunuz? Sesini duyuyor musunuz? Dışarıda güneşi görüyorsunuz ama oturup derinizde hissediyor musunuz? Gözünüzü kapatıp iki dakika da olsa (bunu otobüs beklerken bile yapabilirsiniz) onun zevkini çıkartabiliyor musunuz? Günlük hayatınızın içinde küçük detaylardan tam olarak zevk alıyor musunuz? Etrafınızı inceliyor musunuz? Yüzünüzü gülümsetecek sebepler arıyor musunuz? Otobüste oturan yabancıya geçerken gülümseyip onun gününün iyi başlamasına sebep oluyor musunuz?

Mutluluk hissi bulaşıcıdır. Siz yüzünüzü gülümser pozisyona alıp bir de dik oturursanız vücudunuz sizi mutlu zannedecektir. Bu sebeple de mutluluk hormonları salgılayacaktır. Bir zaman sonra siz de kendinizi GERÇEKTEN mutlu hissedeceksiniz. Bunu yapmak zor olmasa gerek değil mi?

Sizin bir yabancıya gülümsemeniz videolarda klasik bir şekilde seyrettiğimiz mutluluk zinciri oluşturabilir. Sizin bir gülümsemeniz belki de o kişinin o gün intihar etmemesine sebep olacak. Sizin gülümsemenizin yarattığı gücü siz karşı tarafta belki asla bilemeyeceksiniz ama birine bu basit jesti çok görmeyin. Başınıza en fazla ne gelebilir ki? Garip bakışlar mı? Kimin başına bir şey gelmiş garip bakışlardan? 

İsveç'te insanlar ne kadar soğuk ve ne kadar bireysel olsalar da (depresyon oranı güneşsizlikten dolayı da yüksek) yolda size gülümserler ve bakışmanız biraz uzarsa yolda geçerken merhaba derler. HİÇ BİR ŞEKİLDE TANIMADIĞINIZ BİRİSİ SİZE MERHABA DER. Merhabasının içinde İyi Günler, Merhaba, Nasılsın, Umarım güzel bir gün geçirirsin hisleri ve manaları saklıdır. Bu çok basit üç harfli bir kelime ile olur, Hej! Otobüste yanına oturduğunuz kişiye bile gülümseyip merhaba diyebilirsiniz. Sonra ister muhabbet edin ister etmeyin. 

Siz en son ne zaman bir yabancıya gülümsediniz? Kimin hayatına etki ettiniz? Düşünün bakalım...

Araya başka güzel bir şarkı daha katalım...


Şimdi gelelim siz kimsiniz sorusuna :) Herkes kim olduğunu bilir ama kendinizle tanıştınız mı hiç? İçinizdeki bir kişiden onca farklı kişilikler çıkıyor olmasına dikkat ettiniz mi? Evdeki siz ile dışarıdaki, işteki, spordaki siz çok farklı değil mi? Ben evde daha çok sessiz sakin ve enerji toplayan bir halde olmama rağmen dışarıda cıvıl cıvılımdır. Sporda da kimseyle muhattap olmamaya çalışırım, çünkü aklımdaki spor düzenimi bozmasın ve bir an önce en etkili şekilde hareketlerimi yapayım diye. Bahsettiğim gülücük dağıtımları ve merhabalarımı esirgemem, aman ha!

Siz hangi sizi seviyorsunuz? Cıvıl cıvıl halinizi mi? Dinleyen halinizi mi? Evde yemek yapan halinizi mi? En çok neredeyken mutlusunuz? Ne yaparken? Hangi haliniz sizi gerçekten SİZ hissettiriyor? Düşünün bakalım biraz... Cidden sayfadan gözlerinizi ayırın ve düşünün, haydi...

Hemen başka bir soruya atlayalım. Kendinizi mutlu etmek için en son ne yaptınız? Soruma dikkat edin lütfen. SİZİ mutlu etmek için en son ne yaptınız? Pahallı ya da komplike bir şeyden bahsetmiyorum. Sadece basit mutluluktan bahsediyorum. Bu dışarıda güneş altında kitap okumak olabilir. Evde sessizlik içinde kahvaltı yapmak olabilir. Yemek yapmak olabilir. Sizi o an mutlu etmek için en son ne yaptınız? Bahsettiğim mutluluk geçici olanlar değil, anlık olanlar değil. Kalbinizde hissettiğiniz mutluluk. 

Yukarıda bahsettiğim gibi hayatın içinde kaybolanlara gelsin bu paragrafım. Hepimizin yaşamak için bir şeylere ihtiyacımız var. Bu modern hayatta para ve iş doğal olarak. Benim yazdıklarım genellikle hayatınızın içinden olsa da boşlukta olan bu insanlar işten çıkıp evine gittiğinde de bir şey yapmıyor ya da hissetmiyor. Ben bile "Ne yapıyorsunuz, hayat nasıl gidiyor?" dendiğinde "Hiiiççç, evden işe işten eve" cevabını veriyorum. Ama bizim hafta içi ekstra bir aktivite olmasını seçmiyoruz. Yeni evli olduğumuz zamanlarda çok şey yapardık ama baktık ki biz bu şekilde yoruluyoruz ve hayat kalitemizi etkiliyor ve bu sebeple şemamızı boşalttık. Aktivite yerine hafta içlerinde çaya bir yerlere gidiyoruz, misafirliğe gidip ya da misafir ağırlıyoruz. Bunlar belki haftada bir oluyor ama bu da bize yetiyor. Kısacası biz denedik, baktık, değerlendirdir ve bir seçim yaptık. Siz akşamlarınızı incelediniz mi?

Benim için akşamları aktiviteden önemli olan başka önceliklerim var. Herkesin ki farklı olabilir. Ben yemek yapmayı çok sevdiğim için her akşam farklı bir şey yemek istiyorum ve yemek yapıyorum. Bu başkasına işkence olsa da benim için büyük bir zevk. Bakın temizliğinden bahsetmiyorum sadece yapmasından bahsediyorum :) O akşam yemeği servis edildiğinde kocamın "Ellerine Sağlık" demesi ve gözlerindeki teşekkürü görmek benim için en önemli şey. Benim akşamım o mutlu gözleri görünce kaliteli geçiyor. Dediğim gibi herkesin önceliği ve kalite anlayışı farklıdır. Sizin ki ne? Siz eve gittiğinizde sizi mutlu eden ne yapıyorsunuz? Yoksa günlük rutin işlerde mi kayboluyorsunuz?

Kimimiz kilomuz ve vücudumuzda kayboluyoruz. Hayatını zayıflamak, diyet ve bu kavramların etrafında harcıyor. Kilo aldım mı, verdim mi, vücudum bunun içinde nasıl duruyor? Bu takıntılardan dolayı etrafında olup bitenleri göremeyenler var. Hayatı kendilerine zindan ediyorlar.

Öncelikle medyada ve ekranda gördüğünüz kişileri kendinize örnek almayın. Onların vücutları çok güzel olmakla beraber güzel olmak için para alıyorlar, yani meslekleri bu. Ben sayfamda zaman zaman Sağlıklı Beslenme ve SPOR etiketi altında yazılar ve hareketler topluyorum. Orayı açın ve kendinize uygun başlıktaki yazıları okuyunYapabiliyorsanız uygulayın. 

Şişmansan zayıflamak için bir adım at! Hedef koy kendine! Bir ayda 1 kilo vereceğim de, abartma. Bir kaç haftada hiçbirimiz manken olamayız. Mutlu olmak için bir adım at sen! Hayatından bu şekilde memnun değilsen olmak için bir şey yap. İnternette vücut tipine uygun nasıl giyilir (çizgili, şekilli, belden büzmeli) diye bir çok yazılar mevcut. Onları oku ve kendini daha iyi hisset. Belki de 80 kilosundur ama fiziğini güzel şekilde yine ortaya koyabilirsin. Mesela ben ne kadar zayıflarsam zayıflayayım benim belim çıkmıyor. Yok! Hiç bir zaman da belim olmadı! Ben buna odaklanmıyorum. Takmıyorum. Herkes bana "zayıfsın sen" diye konuşuyor ama ben zayıf olmak için çabalamasam da şişmanlamamak için çabalıyorum. Ben de karnımı bayanların %99'u gibi beğenmiyorum ama buna da takılmıyorum. Giysilerimle taktiksel olarak örtüyorum ve kimse bilmiyor bile. 

Kimimiz çocuk sahibi olamıyoruz ve kafamızı, bedenimizi ve her anımızı ona odaklıyoruz. Ama bilmiyoruz ki stres vücudunuzun tamamını etkiliyor ve fiziksel olarak çocuk yapmanızı zorlaştırıyor. Halbuki çocuk yerine vücuduna odaklanabilmek çok daha yararlı olur.  Mesela şişmansanız zayıflamaya çalışın, zayıfsanız spor yapmaya başlayın, hormonel sıkıntınız varsa onları düzene sokmaya çalışın. Kocanızla/karınızla cinsel ilişkinizi görev yapmaktan çıkartın, eğlenmenize bakın yoksa birbirinizle paylaştığınız bu güzel ve özel anlar kaçınılası bir şey olarak beyninizde belirmeye çalışıyor. Zevk alacağım odaklı olun, hamile kalacağım diye değil. Çocuk, hamilelik ve emzirme ile ilgili muhteşem bilgilere sahip olan Bebek Yapım Bakım Onarım blogunu tavsiye ederim.

Kimisi çocuk yapıyor ama bakımı ile ilgili en ufak bir bilgisi yok. Olmaması sorun değil, sorun olan kısım kendini geliştirmemesi, araştırmaması. Sen dünyaya yeni bir birey getiriyorsun ama sağlıklı büyümesi, gelişmesi ile ilgilenmiyorsun. Kendini tanımadığı gibi çocuğunu da tanımıyor incelemiyor. Ne yaparsam kaka yapar, ne yaparsam kusar, neye güler, neye tepki verir? Hayatı boş ve gelişine yaşıyor.

İşinden zevk almıyorsan öncelikle kendini ve neyi sevdiğini bul. İşinden ayrıl demiyorum ama iş dışındaki zamanını en azından sevdiğin şeylerle doldur ki hayatında pozitif hislerin negatiflerden fazla olsun. Kendini sevdiğin konuda geliştir. Bununla ilgili de yazılarım var blogumda.

Ev hanımısın ama çalışmak istiyorsun. Mahallendeki ev yapımı yemek satan yerlere birer birer uğra. Bakalım orada senin için bir iş var mı? Güzel yaptığın sarmalarını tattır belki de senden satın almak isterler. Kendi vaktlerini ona harcayana kadar başkasından almak isterler belki kim bilir? Belki o kişinin temizliğe  yardımcı birine ihtiyacı vardır kendi yetişemiyordur. Önemli olan senin kendin istediğin için, rahatlıkla yapabileceğin şeylere adım atman, denemen. İstiyorum ama olmuyor, istiyorum ama iş yok bir bahane değildir. Çık dışarı ve sor. 

Konuyu fazla uzatmak istemiyorum. İsteyen dediklerimi zaten anlamıştır. Kendinize odaklandığınız gibi başkalarına da odaklanın. Hayatı ıskalamayın. Başkalarına negatif şekilde odaklanmaktan vazgeçin. Hayat kalitenizi nasıl yükseltebileceğinize odaklanın. Hayat gerçekten kısa, ne zaman bir hastalığa  kapılacağımızı bilmiyoruz. Ne zaman ölürüz ne kadar yaşarız kimsenin bu konuda bize verebileceği bir garantisi yok. Hayatınızı küçük şeylerle zehir etmeyin, hayata ve kendinize doğru bir adım atın. Kendini geliştirmeyi ve kendinize yeni şeyler öğretmeyi eksik etmeyin. 

Hepinizi seviyorum. Sizlerin bu dünya da bir başka eşi ya da benzeri yok. Siz özel ve teksiniz. Siz neden bu dünyada en iyi versiyonunuzla bulunmayasınız? Sizi her zaman seven bir kişi olacaktır. Kimseye inanmayıp güvenmeseniz dahi evde bir hayvan besleyin, onlar sizi karşılıksız sevecektir. 

Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Kendinize dikkat edin. Değerinizi bilin ve buna önem verin. 

No comments:

Post a Comment